
Hz. Muhammed (sav) otuz beş yaşlarında iken gerçekleştirilen
Kâbe tamiri sırasında Kureyşliler arasında yaptığı hakemlik önemli
bir mahiyet taşımaktadır. Miladi 605 yılında Kureyşliler, yangın ve
sel baskınlarından zarar gördüğü için Kâbe’yi yeniden inşa etmek
istediler. O sırada bir Bizans gemisinin Cidde yakınlarındaki
Şu‘aybe limanında karaya oturduğu haberi Mekke’ye ulaştı.
Rivayete göre gemi Habeşistan’daki bir kilise tamirinde
kullanılmak üzere mermer, kereste ve demir yüklü olup Bizans
İmparatorunun emriyle Mısır’dan gönderilmişti. Velîd b. Mugîre ve
arkadaşları Şu‘aybe’ye giderek geminin kerestelerini satın
aldıkları gibi gemide bulunan marangoz ve inşaat ustası
Bâkûm er-Rûmî’yi de Kâbe’nin tamiri için Mekke’ye davet ettiler.
Hz. Peygamber’in de amcası Abbas’la birlikte taş taşıyıp yardımcı
olduğu tamir sırasında Kâbe yeniden inşa edildi, ancak Hacer-ül Esved’in
yerine yerleştirilmesi hususunda anlaşmazlık çıktı. Bu şerefli görevi hiçbir
kabile başkasına bırakmak istemedi, hatta bu yüzden savaşmayı bile göze
alanlar oldu. Nihayet Kureyş’in ileri gelenlerinden Ebû Ümeyye b. Mugîre,
“Benî Şeybe kapısından Kâbe’ye ilk giren kimsenin vereceği karara
uyulmasını” teklif etti; Kureyşliler bu teklifi benimseyip beklemeye
başladılar. Kapıdan Hz. Muhammed (sav)’in girdiği görülünce orada
bulunanlar “İşte el-emîn, işte Muhammed geldi!” diyerek memnuniyetlerini
ifade ettiler. Hz. Muhammed (sav) bir örtü getirterek Hacer-ül Esved’i onun
üzerine koydu, bütün kabile reislerinin iştirakiyle örtüyü kaldırdı, konulacağı
hizaya gelince de taşı kendi elleriyle alıp yerine yerleştirdi.
Böylece Kureyşliler arasında çıkmak üzere olan bir çatışmanın da önüne geçilmiş oldu.