tevhid-sancagi.tr.gg
  İmamlık
 

               
Fıkıh literatüründe imamlık (imâmet) terimi, hem devlet başkanlığını
hem de namaz imamlığını ifade eder. Bu iki farklı konumu ayırmak için,
devlet başkanlığına büyük imâmet anlamında "imâmet-i kübrâ", namaz
imamlığına da küçük imâmet anlamında " imâmet-i suğrâ" denilmiştir. İlmihal
dilinde ise imâmet terimi namaz imamlığını ifade eder.

İmamlığın Şartları
İmamın ergin (bâliğ), belli bir aklî olgunluk düzeyine ulaşmış (âkıl) ve
tabii ki müslüman olması şarttır. Küfrü gerektirecek bir inancı bulunan,
bid‘at ve dalalet ehlinin arkasında namaz kılınmaz.
İmam olacak kişinin erkek olması şart görülmüştür. Kadın, erkeklere
imam olamaz. Bununla birlikte kendi aralarında cemaatle namaz kılmak
istediklerinde içlerinden biri imam olabilir. Yine bir cenaze namazında sadece
kadınlar bulunuyorsa, bu takdirde içlerinden biri imam olup cenaze namazını
kıldırır.

İmamlık yapabilmek için namaz sahih olacak kadar Kur'an'ı ezbere okuyabilmek
(kıraat) şart olduğu gibi özürlü olmayıp sağlam olmak ve namazın
sıhhat şartlarından birini yitirmiş olmamak da şarttır. Özürlü olan kimse,
özürsüze imam olamayacağı gibi, necâsetten tahâret şartını veya setr-i avret
şartını yerine getirmemiş kimse, bu şartları yerine getirmiş olan kişiye imam
olamaz.

İmamlığa Ehil Olma Sıralaması
Geleneksel olarak İslâm toplumlarında, namaz da dahil olmak üzere birçok
konuda insanlara önderlik etmek yöneticilere ait kabul edildiği için namaz
imamlığı da teorik olarak onlara bırakılmış ve bu bakımdan kitaplarımızda
imamlığa en lâyık kişiler sıralanırken en başta o bölgenin üst düzey
yöneticileri sayılmıştır. Bu sıralama şimdiki idarî yapıya göre yapılacak
olursa imâmete en lâyık kişiler vali, kaymakam, emniyet müdürü ve hâkimler
olur. Fakat günümüzde artık, imamlık ve müezzinlik bir meslek haline
geldiği için, mülkî âmirlerin sembolik öncelikleri devam etmekle birlikte,
camide namazı artık o caminin resmî görevlisi olan imam, o yoksa müezzin
kıldırmaktadır.

Cami dışında veya görevlisi olmayan bir mescidde namaz kılınacaksa bu
takdirde imamlığa kimin geçeceğini belirlemek için bazı nitelikler aranabilir.
Bir evde cemaat yapılacaksa evin sahibi veya onun izin verdiği kişi imam
olur. Bunun dışında şöyle bir sıra takip edilebilir: Namaz hükümlerini en iyi
bilip Kur'an'ı daha güzel okuyan, daha müttaki olan, yaşça büyük olan,
ahlâkça daha üstün olan, daha yakışıklı olan, sesi daha güzel olan, elbisesi
daha temiz olan, insanlar arasında itibarı daha fazla olan.Cahil kişinin, gösterişçinin
(mürâi) ve ilim sahibi bile olsa fâsık yani büyük
günah işleyen veya küçük günahta ısrar eden kişinin imam olması
mekruh görülmüştür.Daha üstün bir kimse bulunduğu takdirde gözü görmeyenin imâmeti de
mekruhtur.

 İmama Uymanın Geçerlilik Şartları
Cemaatle namaz kılınırken imama uymaya iktidâ, imama uyan kimseye
de muktedî denilir. Bir kimsenin imama uymasının fıkhen geçerli (sahih)
olabilmesi için bazı şartlar aranır.
1. Muktedî namaza dururken hem namaz kılmaya hem de imama uymaya
niyet etmelidir.
2. Muktedî imamdan geride durup, hizasına veya önüne geçmemelidir.
3. Kılınan namazın nevi itibariyle imam muktedîden aşağı olmamalıdır.
Nâfile kılan muktedî, farz kılmakta olan imama uyabildiği halde, farz namaz
kılan (müfteriz) muktedî, nâfile namaz kılan (müteneffil) imama uyamaz.
Hanefîler'e ve Mâlikîler'e göre böyledir. Fakat Şâfiîler'e ve Hanbelîler'e göre
farz kılan kişi, nâfile kılana uyabilir. Bunların gerekçelerinden birisi Muâz'ın
Hz. Peygamber'in arkasında yatsı namazını kıldıktan sonra, gidip kendi
kavmine yatsı namazını kıldırdığına ilişkin rivayettir. Şâfiîler'e göre bir vaktin
farz namazını kılmış olan kimse, yeniden başkalarına aynı vakit için
imamlık yapabilir. Kendi kıldığı nâfile olur.
Dört rek‘atlı bir farzın kazâsı için teşkil edilen cemaatte imam yolcu,
muktedî mukim olursa, imam muktedîden durumca daha aşağı olmuş olur.
Şöyle ki; iktidâ, ya ilk iki ya son iki rek‘atta olacaktır. Birinci şıkka göre
ka‘de hususunda, ikinci şıkka göre kıraat hususunda, farz kılan nâfile kılana
iktidâ etmiş olur.
4. İmam ve muktedî, aynı farzı kılıyor olmalıdır. Meselâ biri öğle namazının
farzını kazâ ediyor, öteki ikindi namazının farzını eda ediyor ise veya
birisi bugünün öğle namazını, diğeri dünün öğle namazını kazâ ediyor ise
birbirlerine uyamazlar.
5. İmam lâhik veya mesbûk olmamalıdır. Yani bir kimse, imama öğle
namazının son rek‘atında uymuş olsa ve imam selâm verdikten sonra geri
kalan üç rek‘atı tamamlarken, bu durumdan habersiz birisi gelip kendi başına
farz kıldığını zannederek ona uysa sahih olmaz. İktidânın sahih olması
için imamın imamlık yapmaya niyet etmesi şart olmadığı için tek başına farz
namaz kıldığı bilinen bir kişiye gidip iktidâ edilebilir. O kişi kendisine uyulduğunu
ister farketsin ister farketmesin durum değişmez. Kendine iktidâ
edildiğini farkederse sesini biraz yükseltmesi uygun olur. Farz kılmakta olduğunu
belli etmek için intikal tekbirlerini yüksek sesle almasında yarar
vardır.
6. İmam ile muktedî arasında, kadın saffı bulunursa iktidâ sahih olmaz.
7. İmam ile muktedî arasındaki mesafenin mâkul uzaklıkta olması gerekir.
Aksi takdirde meselâ aralarında bir ırmak veya yol bulunması gibi, aşırı
uzaklıkta iktidâ sahih olmaz.
Farz dışındaki namazlar binek üzerinde kılınabildiği gibi cemaatle de kılınabilir.
Farz olmayan bir namaz cemaatle kılınacaksa, birinin binek üzerinde
ötekinin yaya olması veya farklı bineklerde olması durumunda iktidâ
sahih olmaz.
8. İmamın intikal tekbirlerini duymaya engel olacak bir perde, duvar
bulunmamalıdır. Aradaki duvar, hoparlör ve aradaki aktarıcılar sayesinde
imamın intikallerinden haberdar olmayı engellemiyorsa bu takdirde iktidâ
konusunda herhangi bir problem olmaz.
9. Bir kimse başka mezhepten birine uyabilir. Onun kendi mezhebindeki
şartlara aykırı bir davranış içinde bulunup bulunmadığını araştırması gerekmez.
Olağan durum budur. Fakat uyduğu kişide, kendi mezhebine göre abdesti
bozan bir durumun ortaya çıktığını bilen kişinin o imama uyması sahih
olmaz. Meselâ Şâfiî bir imamın elinin kanadığını gören, daha sonra onun gidip
abdest tazelemediğini de yakînen bilen kişinin o imama uyması sahih olmaz.
Çünkü kan akması Şâfiî mezhebine göre abdesti bozmaz, fakat Hanefî mezhebine
göre bozar. Bu durumu kesin olarak görüp bildikten sonra, ona uyması
sahih olmaz. Uyacak kişi bu durumu yakînen bilmiyorsa, tahmine göre davranmayıp
uyabilir. İsterse uyulan kişi, Hanefî mezhebine göre abdesti bozan
bir şey yapmış olsun.

Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre imamın namazı -kendi mezhebine
göre- sahih olursa başka mezhepten olan ve ona uyarak namaz kılan cemaatin
de namazı -kendi mezheplerine uymasa bile- sahih olur.
Abdestli kişinin teyemmümlüye; abdest uzuvlarını yıkamış olan kişinin,
meselâ mest üzerine veya sargı üzerine meshetmiş olan kişiye; ayakta duranın
oturan kişiye iktidâsı da, bunun tersine bir iktidâ da sahihtir. Nâfile
kılan farz kılana uyabilir, fakat aksi sahih değildir. İma ile namaz kılan
kişiye, kendi durumunda olanlar uyabilirler.

Cemaatle Namaza İlişkin Bazı Meseleler
Cemaatle kılınan namazda, imama uymuş kişilerin namazı imamın namazına
bağlı olduğu için, imamın namazının bozulması durumunda ona
uyanların da namazları bozulur. Dolayısıyla bir rükün veya şartın ihlâli gibi
bir sebeple imamın namazı bozulacak olursa imamın o namazı iade etmesi
gerektiği gibi cemaatin de iade etmesi gerekir. İmam namazının bozulduğunu
farkettiğinde bu durumu cemaate bildirmelidir.
İmama uyan kişi (muktedî), namazdaki fiilleri yaparken imama uygun
davranmak durumunda olup bu fiilleri imamla birlikte yapması gerekir.
Rükû ve secdede imamdan önce başını kaldıramaz, yine rükû ve secdeye
imamdan evvel gidemez.

Kıraati sadece imam yapar. İmamın okuması, cemaatin okuması yerine
geçer. İmam okurken cemaat susar ve dinler; açıktan okunan namazlarda
Fâtiha'nın bitiminde âmin der; kıraat dışında okunacak zikir ve tesbihleri
kendisi okur.

Muktedî rükûda üç kere "Sübhâne rabbiye'l-azîm" ve secdede üç kere
"Sübhâne rabbiye'l-a‘lâ" demeden imam başını kaldırırsa, muktedî bunları
tamamlamaya çalışmadan başını kaldırır.

Birinci oturuşta muktedî Tahiyyât'ı bitirmeden imam üçüncü rek‘ata
kalksa, muktedî isterse Tahiyyât'ı tamamlar, isterse imama uyarak kalkar.
Tahiyyât'ı okumak vâcip olduğu gibi imama uygun davranmak da vâciptir.
Muktedî bu iki vâcipten hangisini isterse onu yapabilir. Fakat uygun olan
imama uyum göstermektir. İmam bayram tekbirlerini, birinci oturuşu, tilâvet
ve sehiv secdesini ve kunut duasını okumayı terkederse ona uyanlar da
terkeder.

Son oturuşta muktedî Tahiyyât'ı bitirmeden imam selâm verecek olursa,
Tahiyyât'ı tamamlayıp sonra selâm verir. Eğer Tahiyyât'ı bitirmiş ve geriye
salavat ile dualar kalmışsa bu takdirde imamla beraber selâm vermelidir.
Namazın aslında bulunmayan bir hususta muktedî imama uymaz. Meselâ
imam namazda fazladan bir secde daha yapsa veya son oturuşu yaptıktan
sonra selâm verecek yerde sehven kalksa bu durumlarda muktedî ona
mütâbaat etmez, yani ona tâbi olmaz ve imamı uyarmak üzere "sübhânallah"
der. Eğer imam son oturuştan sonra sehven yaptığı kıyamı secdeye varmadan
önce farkedip hemen geri oturursa, birlikte selâm verir ve sehiv secdesi yaparlar.
İmam son oturuşta selâm verecek yerde yanlışlıkla kalktığını farketmeyip,
kalktığı bu rek‘atı secde ile tamamlayacak olursa, muktedî artık imamı
beklemeyerek kendisi selâm verir.

Eğer imam son oturuşu unutarak fazla bir rek‘ata kalkarsa, muktedî bir
müddet bekler ve "sübhânallah" diyerek imamı uyarmaya çalışır. İmam durumu
farkedip hemen oturursa ne âlâ; beraberce selâm verip sehiv secdesi
yaparlar. Bu durumda muktedî imamı beklemeyerek kendi kendine selâm
veremez. Çünkü iktidâ durumunda iken kendi başına hareket etmiş olacağından
kıldığı namazın farzlığını iptal etmiş olur. İmam son oturuşu yapmadan
kalktığını farketmeyip kalktığı rek‘atı secde ile tamamlayacak olursa,
imamın namazının farzı son oturuşu terkettiği için fâsid olduğu gibi ona
uymuş olanlarınki de aynı şekilde fâsid olur.

Muktedî son oturuşta, Tahiyyât'ı okuduktan sonra, imamın selâmını
beklemeden selâm verebilir. Fakat bu davranış, vâcip olan mütâbaatı
terketmek anlamına geldiği için böyle yapması mekruh olur.
 
  Bugün 33 ziyaretçi (69 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol