|
|
|

1. Sabah Namazının Vakti. Fecr-i sâdık da denilen ikinci fecrin doğmasından
güneşin doğmasına, daha doğrusu güneşin doğmasından az önceye
kadar olan süre sabah namazının vaktidir. Fecr-i sâdık, sabaha karşı
doğu ufkunda tan yeri boyunca genişleyerek yayılan bir aydınlıktır. Bu
ikinci fecre fıkıh literatüründe "enlemesine beyazlık" anlamında "beyâz-ı
müsta‘razî" denilir. Bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah
namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda, sahurun sona erip
orucun başlaması (imsak) vaktidir.
Fecr-i kâzib de denilen birinci fecir ise, sabaha karşı doğuda tan yerinde
ufuktan göğe doğru dikey olarak yükselen, piramit şeklinde, akçıl ve donuk
bir beyazlıktır. Fıkıh literatüründe buna uzayıp giden beyazlık anlamında
"beyâz-ı müstetîl" de denilir. Bu geçici beyazlıktan sonra, yine kısa bir süre
karanlık basar ve bunun ardından da ufukta yatay olarak boydan boya
uzanan, giderek genişleyip yayılan fecr-i sâdık aydınlığı başlar.
Sabah namazının ortalık aydınlandıktan sonra kılınması (isfâr)
müstehaptır. Bu aydınlığın ölçüsü, atılan okun düştüğü yerin görülebileceği
ölçüde bir aydınlıktır. Bununla birlikte, kılınan namazın fâsid olup yeniden
kılınmasının gerekebileceği ihtimaline binaen, güneşin doğuşundan önce
namazı yeniden kılabilecek bir sürenin bırakılması gerekir. Sadece kurban
bayramının ilk günü Müzdelife'de bulunan hacıların o günün sabah namazını,
ikinci fecir doğar doğmaz, ortalık henüz karanlıkça iken (taglîs) kılmaları
daha faziletlidir. Diğer üç mezhebe göre ise, sabah namazını her zaman
bu şekilde erken kılmak daha faziletlidir (fecir hakkında bk. Tecrîd-i Sarih
Tercümesi, II, 586-588).
2. Öğle Namazının Vakti. Öğle namazının vakti, İmâm-ı Âzam Ebû
Hanîfe'ye göre, zeval vaktinden yani güneşin tepe noktasını geçip batıya
doğru kaymasından itibaren başlar ve güneş tam tepedeyken eşyanın yere
düşen gölge uzunluğu (fey-i zevâl) hariç, her şeyin gölgesi kendisinin iki
misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. Bu zamana "asr-ı sânî" denir.
Ebû Yûsuf, Muhammed ve diğer üç mezhep imamına göre ise, öğle namazının
vakti zeval vaktinden, her şeyin gölgesi, fey-i zevâl hariç, kendisinin bir
misline ulaştığı ana kadardır. Her şeyin gölgesi, fey-i zevâl hariç, kendisinin
bir misline çıktığı zaman, öğle namazının vakti çıkmış, ikindi namazının
vakti girmiş olur. Bu zamana "asr-ı evvel" denir. Bir cismin gölge uzunluğunun,
kendi uzunluğuna veya kendi uzunluğunun iki katına ulaşıp ulaşmadığı
hesaplanırken, güneşin tam tepe noktada iken cismin yere düşen gölge
uzunluğu (fey-i zevâl) hariç tutulur, yani toplam uzunluğa dahil edilmez.
Söz gelimi, yere dikilen 1 m. uzunluğundaki çıtanın güneş tam tepedeyken
yere düşen gölgesinin uzunluğu, ki buna fey-i zevâl denir, yarım metre olsun.
Bu durumda çıtanın yere düşen gölge uzunluğu 1.5 m. olduğu zaman,
gölgesinin uzunluğu kendi uzunluğu kadar (bir misli) olmuş olur. Çıtanın
gölge uzunluğu 2.5 metreye ulaşırsa, kendi uzunluğunun iki misline ulaşmış
olur.
Bu ihtilâftan kurtulmak için, öğle namazını her şeyin gölgesi, fey-i zevâl
dışında, gölgesi bir misli olana kadar geciktirmemek; ikindi namazını da her
şeyin gölgesi, fey-i zevâl dışında, iki misli olmadıkça kılmamak evlâdır.
Normal kullanımda gündüz denilince, güneşin doğmasından batmasına
kadar olan süre anlaşılır (örfî gündüz). Fakat şer‘î bakış açısından ise gündüz,
fecr-i sâdıktan güneşin batmasına kadar olan süredir (şer‘î gündüz).
Şer‘î gündüz örfî gündüzden daha uzun bir süredir. Öğle namazının vakti,
güneşin tepe noktasını geçip batıya doğru kaymasından itibaren başlar.
Güneşin tepe noktasını geçmesine "zeval" denilir. Zeval, örfî gündüzün tam
ortasına denk gelir. Meselâ örfî gündüz on saat ise, bu sürenin yarısı (beş
saat) zeval vaktidir ve güneş görünüşe göre gökteki yarı yolu katetmiş olur.
Şimdiye kadar her şeyin gölgesi doğudan batıya doğru düşmekte iken, bundan
sonra batıdan doğuya doğru düşmeye başlar. İşte güneşin tam bu yarı
yola geldiği anda yere düşen gölgesine "zeval anındaki gölge" anlamında
"fey-i zevâl" denir. Fey-i zevâlin yönü ve uzunluğu bölgenin ekvatordan
uzaklığına, kuzey veya güney yarıkürede oluşuna göre değişir. Bu anda
yere dikilen 1 m. uzunluğundaki bir şeyin gölgesi, meselâ yarım metre olsun,
fey-i zevâldir. Bu andan itibaren o şeyin gölgesi, fey-i zevâle ilâveten 2
metreye ulaşınca, yani 2.5 m. olunca, asr-ı sânî olmuş, İmâm-ı Âzam'a göre
öğle vakti çıkmış, ikindi vakti girmiş olur.
Tam zeval vaktinde namaz kılınmaz. Namaz kılınması câiz olmayan bu
vakit, çok kısa süren bir ana mı mahsustur, yoksa bu anın biraz öncesinden
mi başlar? Bir görüşe göre bu hususta örfî gündüz esas alınır. Buna göre tam
zeval vaktine, gündüzün bu ana kadar geçen süresi ile geri kalan süresinin
birbirine eşitliği anlamına gelmek üzere "istivâ vakti" denir ki, güneş sanki
herkesin başının üzerindeymiş gibi görünür. İşte namaz kılmanın câiz olmadığı
vakit bu andır. Diğer görüşe göre ise, bu hususta şer‘î gündüz esas alınır.
Şer‘î gündüzde ise, gündüz güneşin doğması ile değil, fecr-i sâdıkın doğması
ile başladığı için istivâ vakti, zeval vaktinden biraz önceye denk gelir. Bu bakışa
göre kerahet vakti, istivâ vakti ile zeval vakti arasındaki süredir.
Cuma namazının vakti de tam öğle namazının vakti gibidir.
3. İkindi Namazının Vakti. İkindi namazının vakti, öğle namazının
vaktinin çıkmasından güneşin batmasına kadar olan süredir. Öğle namazının
vaktinin ne zaman sona erdiği konusundaki görüş ayrılığına göre söylenecek
olursa, ikindi namazının vakti, Ebû Hanîfe'ye göre her şeyin gölge
uzunluğu, kendi uzunluğunun iki katına çıktığı andan itibaren, diğerlerine
göre ise bir katına çaktığı andan itibaren başlar.
4. Akşam Namazının Vakti. Akşam namazının vakti güneşin batmasıyla
başlar, şafağın kaybolacağı zamana kadar sürer.
Şafak, İmâm-ı Âzam'a göre akşamleyin ufuktaki kızıllıktan/kızartıdan
sonra meydana gelen beyazlıktan ibarettir. Ebû Yûsuf, Muhammed ve diğer
üç mezhebin imamına göre şafak, ufukta meydana gelen kızıllıktır. Ebû
Hanîfe'nin bu görüşte olduğu rivayeti de vardır. Bu kızıllık kaybolunca akşam
namazının vakti çıkmış olur.
Akşam namazının vakti dar olduğu için, bu namazı ilk vaktinde kılmak
müstehaptır. Ufuktaki kızıllığın kaybolmasına kadar geciktirmek uygun değildir.
5. Yatsı Namazının Vakti. Yatsı namazının vakti, şafağın kaybolmasından
yani akşam namazı vaktinin çıkmasından itibaren başlar, ikinci fecrin
doğmasına kadar devam eder.
Müstehap Vakitler
Her vaktin namazı, kendisi için belirlenmiş olan vaktin hangi parçasında
kılınırsa kılınsın vaktinde kılınmış olur. Farz namazları vaktin ilk girdiği
anda kılmak efdaldir. Nitekim Hz. Peygamber "Vaktin evveli, Allah'ın hoşnutluğudur,
vaktin sonu ise affıdır" (Tirmizî, “Mevâkýt”, 13) buyurmuştur.
Fakat namazın ilk vaktinden sonraya bırakılmasında bir fazilet varsa bu
takdirde vaktin sonuna bırakılabilir. Hz. Peygamber, sabah namazının ortalık
biraz aydınlıkça iken kılınmasının daha faziletli olduğunu belirttiği için,
sabah namazının vaktin ilk kısmında değil son kısmında kılınması (isfâr)
Hanefîler’ce daha faziletli kabul edilmiştir. Fakat sonrasında vakfe yapılacağı
için Müzdelife'de kılınan sabah namazının, vaktin evvelinde kılınması
(taglîs) daha uygun ve faziletlidir.
Sıcak bölgelerde, yaz günlerinde, öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak
(ibrâd) efdaldir. İkindi namazını, güneşin gözü kamaştırmayacak duruma
gelmesinden önceki vakte kadar geciktirmek efdal, gözü kamaştırmayacak
hale gelmesine kadar geciktirmek tahrîmen mekruhtur.
Akşam namazını her zaman ilk vaktinde, yani vakti girer girmez kılmak
efdaldir. Yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek efdaldir.
Uyanacağına güvenen kişiler için, vitir namazını fecrin doğmasına yakın bir
zamanda kılmak efdaldir.
Mekruh Vakitler
Farz namazlar için müstehap vakitler olduğu gibi, genel olarak namaz
kılmak için uygun olmayan, yani namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler
de vardır. Mekruh vakitler iki kısımdır. Bir kısmında hiçbir namaz kılınmaz,
bir kısmında ise özellikle nâfile namaz kılınmaz, kazâ namazı kılınabilir.
Hiçbir namazın kılınamayacağı üç mekruh vakit şunlardır:
1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman (şürûk zamanı
ki bu yaklaşık 40-45 dakika civarındadır).
2. Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman (vakt-i istivâ).
3. Güneşin batma zamanı (gurûb). Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp
artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir. Bu
vakitte sadece, o günün ikindi namazının farzı kılınabilir.
Nâfile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler:
1. Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında nâfile
namaz kılınmaz.
2. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar,
3. İkindi namazını kıldıktan sonra güneş batıncaya kadar,
4. Akşam namazının farzından önce,
5. Bayram namazlarından önce, ne evde ne camide,
6. Bayram namazlarından sonra, camide,
7. Arafat ve Müzdelife cem‘leri arasında,
8. Farz namazın vaktinin daralması durumunda,
9. Farza durulmak üzere kamet getirilirken (Sabah namazının sünneti
bundan müstesnadır).
10. Cuma günü hatibin minbere çıkmasından cuma namazı sona erinceye
kadar nâfile namaz kılınmaz.
Kutuplarda Namaz
Vakit namazın şartı olduğu gibi, namazın vâcip olmasının da sebebidir.
Buna göre bir bölgede namaz vakitlerinden biri veya ikisi gerçekleşmiyorsa
o vakitlere ait namazların, o bölge halkına farz olmaması gerekir. Diyelim ki
bazı yerlerde senenin bir mevsiminde daha şafak kaybolmadan fecir doğarak
sabah namazının vakti girmektedir. Bu durumda orada yatsı namazının
vakti gerçekleşmeyeceği için, yatsı namazı kılmak gerekmez. Fakat meselenin
özü üzerinde düşünen mudakkik fakihlere göre vakit, namazın bir şartı,
sebebi ve alâmeti olsa da, namazın asıl sebebi ilâhî hitaptır. Bütün
müslümanlar beş vakit namaz ile mükelleftirler. Bu sebeple bir bölgede herhangi
bir namazın vakti gerçekleşmiyorsa veya tam olarak belirlenemiyorsa
orada yaşayanlar, namaz vakitleri tam olarak belirlenebilen en yakın bölgedeki
namaz vakitlerine göre bir takdir ve belirleme yaparak namazlarını
kılarlar. Aynı şekilde güneşi uzun bir müddet batmayan veya doğmayan
yerlerde en yakın bölgeye itibar edilmesi gerekir. Nitekim bu bölgelerde yaşayan
insanlar günlük hayatlarını da güneşe göre değil 24 saatlik bir zaman
dilimine göre düzenlemektedirler.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 57 ziyaretçi (188 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|